Müzeler arşivleri | İstanbul'da Gezilecek Yerler İstanbul Gezi Rehberi Wed, 08 Jun 2022 07:45:00 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.6 https://istanbuldagez.net/wp-content/uploads/2021/11/cropped-ms-icon-32x32.png Müzeler arşivleri | İstanbul'da Gezilecek Yerler 32 32 Topkapı Sarayı Müzesi (Bölümleri, Eserleri, Nerede) Hakkında Bilgi https://istanbuldagez.net/muzeler/topkapi-sarayi-muzesi-bolumleri-eserleri/ https://istanbuldagez.net/muzeler/topkapi-sarayi-muzesi-bolumleri-eserleri/#respond Fri, 06 May 2022 21:51:00 +0000 https://istanbuldagez.net/?p=1728 Topkapı Sarayı, Sultanahmet ve Ayasofya ile birlikte tarihi yarımadanın merkezi tepesinde bir bütünlük teşkil ediyor. Sarayın adı Osmanlı döneminde kapısında toplar olduğu için halkın verdiği bir isim olarak kalmış. Topkapı Sarayı Tarihçesi Fatih kenti fethettikten yıllar sonra da olsa sarayının bu tepeye yapılmasını emretmiş. İlki bugünkü İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu yerde inşa edilmiş. Buraya saray yaptırmasının nedeni şehrin merkezi tepesi olması. Topkapı Sarayı’nın yapımı yıllarca sürmüş. Her gelen hükümdar ihtiyaçlarına göre yapılar eklemiş. Fatih’ten sonra yapım işleri devam etmiş ve imparatorluk büyüdükçe saray daha da büyümüş. Saraya en son yapıyı yaptıran sultan, ilk olarak buradan yeni yaptırılan Dolmabahçe Sarayı’na taşınan I.

The post Topkapı Sarayı Müzesi (Bölümleri, Eserleri, Nerede) Hakkında Bilgi appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
Topkapı Sarayı, Sultanahmet ve Ayasofya ile birlikte tarihi yarımadanın merkezi tepesinde bir bütünlük teşkil ediyor. Sarayın adı Osmanlı döneminde kapısında toplar olduğu için halkın verdiği bir isim olarak kalmış.

Topkapı Sarayı Tarihçesi

Fatih kenti fethettikten yıllar sonra da olsa sarayının bu tepeye yapılmasını emretmiş. İlki bugünkü İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu yerde inşa edilmiş. Buraya saray yaptırmasının nedeni şehrin merkezi tepesi olması.

Topkapı Sarayı’nın yapımı yıllarca sürmüş. Her gelen hükümdar ihtiyaçlarına göre yapılar eklemiş. Fatih’ten sonra yapım işleri devam etmiş ve imparatorluk büyüdükçe saray daha da büyümüş. Saraya en son yapıyı yaptıran sultan, ilk olarak buradan yeni yaptırılan Dolmabahçe Sarayı’na taşınan I. Abdülmecit’tir.

Topkapı Sarayı Bölümleri

Topkapı Sarayı iç içe geçmiş dört bahçe ile harem kısmından oluşuyor. Saray içinde her bahçe, her salon, her oda bir anlam taşıyor. Ayasofya tarafında bulunan birinci kapı (Bab-ı Hümayun) Acem yani İran tarzında yapılmış, biletli girişlerin yapıldığı ikinci kapı (Bab-üs Selam) Frenk yani Avrupa tarzında yapılmış, Padişahın arz odası ile Enderun avlusuna geçilen üçüncü kapı (Bab-üs Saade) ise Türk tarzına göre yapılmış.

Üç kapı dönemin belli başlı üç uygarlığının Acem, Avrupa ve Türk mimarı kültürünün birleşmesinden oluştuğunu anlatıyor. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun bünyesinde bütün kültürleri kapsayan büyük bir dünya devleti olduğunu bizlere söylüyor.

Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda sarayın dışsal işlevlerinin karşılandığı binalar ile saray hizmetkarlarının koğuşları bulunuyormuş. Birinci avluya Osmanlı döneminde halk da girebiliyormuş.

Topkapı Sarayı’nda ikinci avlu ise Osmanlı devlet mekanizmasının hemen hemen bütün ana unsurlarını içeriyor. Gerçek anlamda imparatorluğun yönetildiği kurul olan Divan-ı Hümayun burada bulunuyor. Fatih Sultan Mehmet devrinden itibaren padişahlar bu kurula başkanlık etmemiş, padişahlar toplantı salonu üzerinde kafesle ayrılan bir hücrede oturarak müzakereleri takip etmişler. Toplantı dağıldıktan sonra vezir-i azam ve ilgili kurul üyeleri üçüncü kapıdan (Bab-üs Saade) geçerek Arz Odası‘na girer, padişah hepsini dinler ve müzakerelerin özetini alırmış.

Yeniçeriler yine büyük isyanlarını bu ikinci avluda çıkarmışlar. Yeniçerilere üç ayda bir ulufe dağıtımı yapılırmış, ulufe dağıtımından sonra da çorba verilirmiş. Yeniçeri çorbayı içmez ise isyan var demekmiş. Ulufe dağıtımında yeniçerilerin yaptığı gulgule yeri göğü inletirmiş ve bu seremoni sırasında başkentteki yabancı elçilerin orada bulunmasına özellikle dikkat edilirmiş.

Divan-ı Hümayun’un yanı başında Harem-i Hümayun bulunuyor. Yani umumi devlet hayatından birden bire hususi hayata geçilmiş. Harem padişahın evidir. Harem’in en ilginç yanı burasının hem saray hem de hapishane özelliklerini taşımasıdır. Buraya dışarıdan kimse giremez, içeriden de dışarıya çıkamazmış. Harem ziyareti için ayrıca bilet almanız gerekiyor.

Divan-ı Hümayun’un üstündeki Kasr-ı Adl denilen Adalet Kasrı İstanbul’un en iye gözlendiği noktalardan biri. Kasrın ihtişamının ilginç bir noktası da Ayasofya ve Sultanahmet gibi anıtların minareleri ile boy ölçüşmesidir. Rönesans üslubundaki bu kule yüksekliğinden çok zarafetiyle sarayı temsil ediyor.

İkinci avlunun sağ tarafında döneminde binlerce insanı doyuran mutfak binaları bulunuyor. Mutfak, tamamı 12 bin parçadan oluşan bugün eşine rastlanmaz bir çini-porselen zenginliği barındırıyor.

Üçüncü kapı (Bab-üs Saade) ile devlet hayatının bittiği padişahın özel mekanı başlar. Bu kapıdan belli devlet adamlarından başka hiç kimse giremezmiş. İçeri girildiğinde karşılaşılan ilk yapı Arz Odası‘dır. Burası padişahın sadrazamları ve yabancı ülke elçilerini kabul ettiği yer. Arz odasının sağını, solunu ve oradaki avluyu içeren kısma Enderun avlusu deniyor. Enderun dünya tarihinin en orijinal imparatorluk okuludur. Buradaki eğitimle imparatorluğun yönetici sınıfı yetiştirilmiş.

Arz Odası’nın hemen arkasında III. Ahmet’in 18. yüzyılda yaptırdığı zarif kütüphane binası bulunuyor. III. Ahmet zamanına kadar saraya bir kütüphane yapılmamış. Üçüncü avlu içinde en çok ilgi gören yerlerden biri Kutsal Emanetler Odası‘dır. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından İstanbul’a getirilen Hz. Muhammed’e ait kılıç ve yay, Sakal-ı Şerif, Hırka-i Saadet, Sancak-ı Şerif’in yanı sıra dört halifeye ait kılıçlar burada görülebilir. Bu odanın yanında yer alan kısımda ise padişah portreleri sergileniyor. Bu odaların ilerisinde Hazine kısmı bulunuyor. Tahtlar, mücevherler, kakmalı silahlar sergileniyor.

Üçüncü avlunun arkasındaki eğimli yol ziyaretçilerini bahçelerin ve köşklerin bulunduğu kısma götürüyor. Bahçenin solundaki merdivenleri takip ettiğinizde muhteşem bir manzaraya sahip havuzlu mermer terasa varıyorsunuz. Burada bulunan kameriye Ramazan ayında padişahların oruçlarını açmaları için yapılmış.

Giriş Ücreti, Ziyaret Bilgileri, Nerede ve Nasıl Gidilir

Topkapı Sarayı Müzesi, Roma ve Osmanlı döneminden kalma birçok eserin bulunduğu Sultanahmet Meydanı’nda bulunuyor. Sultanahmet Meydanı’nda bulunan tarihi eserlerin hikayelerini, ne zaman yapıldıklarını merak ediyorsanız Sultanahmet gezilecek yerler yazıma bakabilirsiniz.

Topkapı Sarayı Salı günleri ziyarete kapalıdır. Açık olduğu günler ziyaret saatleri 09.00 ile 18.00 saatleri arasında gerçekleştiriliyor. Topkapı Sarayı ve Aya İrini giriş ücreti ikisi için 80 TL, Topkapı Sarayı, Aya İrini ve Harem giriş ücreti üçü için 110 TL.

Müzekart+ sahipleri ise saraya sıra beklemeden giriş yapabiliyor. Müzekart+ sahibi olmak için hemen yakında bulunan İstanbul Arkeoloji Müzesi veya Türk İslam Eserleri Müzesi‘ni kullanabilirsiniz. Müzekart+ satış fiyatı 60 TL ve bir yıl süresince geçerli olduğu müzeleri ücretsiz ziyaret edebilirsiniz. Müzekart+ Harem bölümünde geçmiyor. Sadece Harem bölümü giriş ücreti 40 TL.

Saraya toplu taşıma ile ulaşmanın en kolay yolu Bağcılar-Kabataş Tramvay hattını kullanmak. Bu tramvay hattına binerek Sultanahmet durağında indikten sonra beş dakikalık bir yürüyüş ile sarayın bulunduğu yere ulaşabilirsiniz.

Müzeye aşağıda yer alan haritada işaretli konumu kullanarak da nasıl ulaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Kaynak:

İlber Ortaylı, Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek

https://islamansiklopedisi.org.tr/topkapi-sarayi

The post Topkapı Sarayı Müzesi (Bölümleri, Eserleri, Nerede) Hakkında Bilgi appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
https://istanbuldagez.net/muzeler/topkapi-sarayi-muzesi-bolumleri-eserleri/feed/ 0
Dolmabahçe Sarayı Müzesi (Tarihi, Hikayesi, Özellikleri, Nerede) Hakkında Bilgi https://istanbuldagez.net/muzeler/dolmabahce-sarayi-muzesi-tarihi-ozellikleri-hakkinda-bilgi/ https://istanbuldagez.net/muzeler/dolmabahce-sarayi-muzesi-tarihi-ozellikleri-hakkinda-bilgi/#respond Mon, 02 May 2022 12:11:00 +0000 https://istanbuldagez.net/?p=1939 Boğaziçi’nin en ihtişamlı yapısı olan Dolmabahçe Sarayı, Osmanlının son dönem anıtsal yapılarından biri. Sarayın içinde bulunan kristal merdivenler, Süfera Salonu, Muayede Salonu ve Atatürk’ün odası ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği yerler. Tarihi birçok anın ve dönemecin yaşandığı sarayın salonlarında ve odalarında gezerken tarihin soluğunu hissedebilirsiniz. Dolmabahçe Sarayı Hakkında Bilgi Topkapı Sarayı‘na son köşkü yaptıran Abdülmecit aynı zamanda Dolmabahçe Sarayı‘nı yaptırarak taşınma kararı veren padişahtır. Topkapı’dan Dolmabahçe’ye fiziksel mesafe birkaç kilometreyi geçmez ama padişah bu yer değiştirmeyle aslında bir medeniyetten diğerine geçiyordu. Bu ikametgah değişikliği Osmanlıda birçok açıdan politikayı, sosyal ve kültürel yapıyı değiştirdi. 19. yüzyılda Topkapı Sarayı’nın mevcut devlet protokolüne

The post Dolmabahçe Sarayı Müzesi (Tarihi, Hikayesi, Özellikleri, Nerede) Hakkında Bilgi appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
Boğaziçi’nin en ihtişamlı yapısı olan Dolmabahçe Sarayı, Osmanlının son dönem anıtsal yapılarından biri. Sarayın içinde bulunan kristal merdivenler, Süfera Salonu, Muayede Salonu ve Atatürk’ün odası ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği yerler.

Tarihi birçok anın ve dönemecin yaşandığı sarayın salonlarında ve odalarında gezerken tarihin soluğunu hissedebilirsiniz.

Dolmabahçe Sarayı Hakkında Bilgi

Dolmabahçe Sarayı Girişi
Dolmabahçe Sarayı Selamlık Girişi

Topkapı Sarayı‘na son köşkü yaptıran Abdülmecit aynı zamanda Dolmabahçe Sarayı‘nı yaptırarak taşınma kararı veren padişahtır. Topkapı’dan Dolmabahçe’ye fiziksel mesafe birkaç kilometreyi geçmez ama padişah bu yer değiştirmeyle aslında bir medeniyetten diğerine geçiyordu. Bu ikametgah değişikliği Osmanlıda birçok açıdan politikayı, sosyal ve kültürel yapıyı değiştirdi.

19. yüzyılda Topkapı Sarayı’nın mevcut devlet protokolüne hizmet verebilmesi mümkün değildi. 1815 Viyana Kongresi’nden sonra diplomatik kurallar yeniden tespit edilmiş ve bu ortamda Topkapı Sarayı işlerliğini yitirmişti. O yüzden II. Mahmut bu sarayın dışında yaşamış, oğlu Abdülmecid saltanatının son dönemlerinde Dolmabahçe Sarayı’na geçmiş.

Dolmabahçe Sarayı dış görünüşündeki zarafet ve Boğaziçi’ne kazandırdığı ihtişam dışında çağdaşı Avrupa Sarayları ile mukayese edilemeyecek bir hacim ve tevazudadır. Bu saraydaki hayat da adeta Topkapı Sarayı’nın geleneğini devam ettirmiştir. Yani sıkışık bir düzen, disiplinli bir hayat hakimdir.

II. Selim tarafından yaptırılan Beşiktaş Köşkü’nün sahili doldurarak genişleten I. Ahmet’tir. Dolmabahçe adı bu devirden kalmış. 19. yüzyıl Osmanlı mimarisi bir Ermeni ailesi olan Balyan ailesinin egemenliği altında olmuş. Bu aile yedi kuşak boyunca İstanbul’a anıtsal binalar yapmış. Babası Karabet’le birlikte çalışan Nikoğos Balyan, Dolmabahçe Sarayı’nın yapımını 1856’da tamamlamış.

Dolmabahçe Sarayı Özellikleri

Dolmabahçe Sarayı Harem
Dolmabahçe Sarayı Harem Kısmı

Saray devletin protokole açık olan “Selamlık” bölümü, diğeri ise sultanın ve ailesinin özel hayatını yaşadığı “Harem” bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Selamlık ile harem kısmının ortasında sarayın en büyük ve görkemli kısmı olan Muayede(Tören) Salonu bulunuyor.

Harem kısmı iki bölümden oluşuyor. Birincisi boğaz kenarında bulunan Valide Sultan ile Sultanın kullandığı kısımdır. Diğeri ise saraya dik bir şekilde ayrı olarak yapılan Kadın Efendilerin kullandığı bölümdür.

Saat kulesinin olduğu girişten ilerledikten sonra ilk olarak karşımıza Selamlık (Yönetim) binası çıkıyor. Buranın etkileyici bir Medhal(Giriş) Salonu bulunuyor. Salonun deniz tarafında bulunan odaları en üst düzey memurlar için yapılmış. Kara tarafında bulunan odalar meclis üyelerine ayrılmış.

Giriş salonundan trabzanları kesme kristal ile kaplı bir çift merdiveni çıkarak yukarı Süfera(Sefirler) Salonu‘na çıkılır. Burası yabancı elçilerin sultana hediyeler sunduğu, toplantıların yapıldığı yerdir. Buradan bir koridorla elçilerin sultana güven mektuplarını sunduğu Kırmızı Salona geçilir.

Yine aynı koridordan şehzadeler için ayrılmış bir çift odayı dolanarak Hünkar Odası‘na ulaşılır. Burası özellikle Ramazan süresince dini törenler, düğün törenleri için kullanılmış. Bu oda harem ile de bağlantılıdır. Haremdeki kadınların Selamlık bölümünde girmelerine izin verilen tek yer bu odaymış.

Selamlıktaki son odada, bu sarayda yaşamış son altı padişahtan dördü olan Abdülmecid, II. Mahmut, Abdülaziz ve V. Reşad’ın tabloları yer alıyor. Buradan koridor takip edildiğinde Muayede Salonu’nun etrafını dolanarak boğaz tarafındaki hareme gidilir. Burada ilk olarak sultanların eşlerini ve ailelerini kabul ettikleri Sultan’ın kabul odası bulunur. Daha sonra saray kadınların dini bayramları kutlamak için bir araya geldiği Mavi Salon’a geçilir.

Buradan sarayın en önemli odalarından birine, Atatürk’ün 1938 yılında vefat ettiği odaya geçilir. Yatağı Türk Bayrağı ile örtülmüş, saatler onun onuruna ebediyete kadar ölüm anında durdurulmuş. Daha sonra Valide Sultanın özel misafirlerini kabul ettiği, önemli kutlamaları yaptığı Pembe Salon’a geçilir. Hastalığının bir döneminde Atatürk burayı çalışma odası olarak kullanmış.

Dolmabahçe Sarayı Saat Müzesi
Saat Müzesi

Muayede(Tören) Salonu, sarayın kamuya açık kısmı ile sultan ailesinin yaşadığı özel alanın ayrılma noktasıdır. Selamlık ile Harem arasında kalan Muayede Salonu dünyanın en büyük kubbeli mekanlarından biridir. 36 metre yüksekliğinde kubbeden aşağıya İngiliz Kraliçesi Viktorya tarafından hediye edilen 4.5 tonluk avize sarkar. Salon tüm önemli imparatorluk kutlamaları için kullanılırmış. Kutlamalarda padişahın 250 kg ağırlığındaki tahtı Topkapı Sarayı’ndan getirilerek batı duvarına yerleştirilirmiş.

Kadın efendilerin kullandığı harem kısmına girmek için Selamlık binasından ileriye doğru yürümek gerekiyor. Buradan yürürken sol tarafınızdaki bahçede tek katlı küçük binada Saat Müzesi bulunuyor. Üç ayrı salonda İngiliz, Fransız saatleri ile birlikte Osmanlı Mevlevi saat ustalarının yaptığı çok özel saatler sergileniyor.

Saraya dikine bitişik olarak yapılan harem kısmı kadın efendiler tarafından kullanılmış. İçinde bulunan salonları, mobilyaları, Çin, Japon porselenleriyle alabildiğine süslüdür.

Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri, Nerede ve Nasıl Gidilir

Dolmabahçe Sarayı Hazine Kapısı
Hazine Kapısı

Dolmabahçe Sarayı, Pazartesi günleri ziyarete kapalıdır. Açık olduğu günlerde 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret yapılabiliyor. Sarayın Selamlık kısmı 50 TL, Harem Kısmı 40 TL, Selamlık ve Harem birlikte 60 TL olarak ücretlendiriliyor. Müzekart Harem kısmında geçerken, Selamlık kısmında geçmiyor.

Saray, Beşiktaş Meydanı ile Kabataş arasında bulunuyor. Saray girişi konum itibariyle Kabataş’a daha yakındır. Bu nedenle Anadolu yakasından yapıya ulaşmak için Kabataş’a giden vapur veya tekneleri tercih edebilirsiniz.

Avrupa yakasından ulaşmak için Bağcılar-Kabataş tramvay hattında, Kabataş son durağında indikten sonra 10 dakika kadar yürümeniz yeterlidir. Bunun yanı sıra Beşiktaş Meydanı’na giden otobüsleri de kullanabilirsiniz.

Aşağıda haritada işaretli konumu tıklayarak saraya nasıl ulaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Dolmabah%C3%A7e_Saray%C4%B1

The post Dolmabahçe Sarayı Müzesi (Tarihi, Hikayesi, Özellikleri, Nerede) Hakkında Bilgi appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
https://istanbuldagez.net/muzeler/dolmabahce-sarayi-muzesi-tarihi-ozellikleri-hakkinda-bilgi/feed/ 0
Galata Kulesi Müzesi Hakkında Bilgi (Tarihi, İçi, Nerede) https://istanbuldagez.net/muzeler/galata-kulesi-muzesi/ https://istanbuldagez.net/muzeler/galata-kulesi-muzesi/#respond Sun, 01 May 2022 16:24:00 +0000 https://istanbuldagez.net/?p=1757 Galata Kulesi Müzesi‘nde, tarih öncesi dönemlerden itibaren yerleşime sahne olan İstanbul’un tüm dönemlerini yansıtan eserler sergileniyor. 20. yüzyılın ortalarına kadar İstanbul’daki en yüksek yapılardan biri olan Galata Kulesi’nin en üst katı, İstanbul’un en güzel panoramik manzaralarından birine sahip. Galata Kulesi Tarihi Hakkında Bilgi 14. yüzyılda Doğu Roma’nın iyice zayıfladığı dönemde İtalyan asıllı Cenevizliler ticaret amaçlı Galata’ya yerleşerek bir koloni kurmuş. Cenevizliler kolonilerin etrafını surlarla çevirerek en yüksek noktaya bugünkü Galata Kulesi‘nin esasını teşkil eden burcu yapmışlar. Kule önemini Osmanlı döneminde de devam ettirmiş. Günümüzde Galata Kulesi’nin alt kısmı Ceneviz, üst kısmı ise Osmanlı yapımıdır. Osmanlı döneminde kule bir süre bir

The post Galata Kulesi Müzesi Hakkında Bilgi (Tarihi, İçi, Nerede) appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
Galata Kulesi Müzesi‘nde, tarih öncesi dönemlerden itibaren yerleşime sahne olan İstanbul’un tüm dönemlerini yansıtan eserler sergileniyor. 20. yüzyılın ortalarına kadar İstanbul’daki en yüksek yapılardan biri olan Galata Kulesi’nin en üst katı, İstanbul’un en güzel panoramik manzaralarından birine sahip.

Galata Kulesi Tarihi Hakkında Bilgi

14. yüzyılda Doğu Roma’nın iyice zayıfladığı dönemde İtalyan asıllı Cenevizliler ticaret amaçlı Galata’ya yerleşerek bir koloni kurmuş. Cenevizliler kolonilerin etrafını surlarla çevirerek en yüksek noktaya bugünkü Galata Kulesi‘nin esasını teşkil eden burcu yapmışlar. Kule önemini Osmanlı döneminde de devam ettirmiş.

Günümüzde Galata Kulesi’nin alt kısmı Ceneviz, üst kısmı ise Osmanlı yapımıdır.

Osmanlı döneminde kule bir süre bir çeşit hapishane olarak kullanılmış. Tersane ve Deniz Kuvvetlerine yakın elverişli bir bina olduğu için forsa ya da başka angarya işlerinde çalıştırılan tutsakları burada tutulmuş. Daha sonra İstanbul’da büyük yangınların çoğalması sonrası Beyazıt Kulesi ile birlikte yangın kulesi olarak kullanılmış.

Galata Kulesi İçinde Neler Var

Galata Kulesi, yüksekliği yaklaşık 65 metre olan toplam sekiz katlı bir yapı. Zemin katında kontrol noktası ve asansörler bulunuyor. Kuleye çıkışlar altıncı kata kadar asansör ile yapılırken, inişler için merdiven kullanılıyor. Asansör kabinlerinin içlerinde bulunan ekranlar ile cam kabinli bir asansör havası verilmiş. Bu şekilde oluşturulan animasyon ile Galata Kulesi’ne 16. yüzyıl İstanbul’unun manzarasını izleyerek çıkıyorsunuz.

Altıncı kata ulaştığınızda sizi MS 9. yüzyıla ait, kıyı taşımacılığında kullanılan küçük bir yelkenli yük teknesi maketi karşılıyor. Yine bu katta çocuklar için “Bul İstanbul” isimli bir video oyunu bulunuyor. Buradan yedinci kata merdivenle çıkıyorsunuz.

Daha önce restoran olarak kullanılan yedinci katın ortasında İstanbul’un önemli tarihi eserlerinin sergilendiği İstanbul şehrinin büyük bir maketi bulunuyor. Bu kattaki büyük pencerelerden de İstanbul’un panoramik manzarası izlenebiliyor.

Kuleye çıkmanın en keyifli kısmı seyir balkonuna çıkıp, İstanbul’u kulenin etrafında dönerek izlemek. Bunun içinde yine merdivenler ile sekizinci kata çıkıyorsunuz. Seyir balkonundan Haliç ve Boğaziçi’nin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak balkon dar olduğundan kalabalık günlerde rahat bir şekilde gezinme fırsatınız olmayabilir.

Galata Kulesi’nin içindeki diğer katlar müze işlevine uygun olarak pek zengin olmasa da çeşitli eserlerin sergilendiği salonlar olarak kullanılıyor. Kuleden aşağıya yürüyerek inerken bu bölümleri de ziyaret etmiş oluyorsunuz.

Kulenin beşinci katında Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenirken, dördüncü katında İstanbul’un fethinin ve kentin bir sembolü olarak muhafaza edilen haliç zincirinin bir kısmı ile Galata Surları’ndan alınmış kitabeleri görebilirsiniz.

Kulenin dördüncü katından itibaren alt katlara yapının beden duvarları içine yapılmış dar tünel merdivenler ile iniyorsunuz. Üçüncü kat geçici sergi salonu olarak düzenlenirken, ikinci katta özellikle çocukların çok hoşuna gidecek bir simülasyon alanı bulunuyor. Burada bulunan dev ekranın karşısına geçip ellerinizi iki tarafa kaldırarak Hazarfen Ahmet Çelebi’nin yerine geçip, Galata Kulesi’nden Üsküdar’a yön kontrollerinin size bağlı olduğu bir uçuş gerçekleştiriyorsunuz.

Kulenin birinci katında ise İstanbul’la ilgili hatıra ve hediyelik eşyaların satıldığı müze mağazası bulunuyor. Bu kattan sonra tekrar zemin kata ulaşıyorsunuz.

Ziyaret Saatleri, Giriş Ücreti, Nerede ve Nasıl Gidilir

Galata Kulesi her gün ziyarete açık ve 08.30 ile 24.00 saatleri arasında kuleye giriş yapılabiliyor. Kule giriş ücreti ise 100 TL‘dir. Galata Kulesi’nde Müzekart geçtiğinden kartınızın geçerli olduğu bir yıl süresince dilediğiniz kadar giriş yapabilirsiniz. Müzekart’ın fiyatı ise 60 TL. Müzekart’ı Sultanahmet Meydanı’nda bulunan İstanbul Arkeoloji Müzesi veya Türk ve İslam Eserleri Müzesi‘nden çok fazla sıra beklemeden alabilirsiniz.

Galata Kulesi Müzesi, Beyoğlu ilçesinde bulunuyor. Kulenin bulunduğu yere gitmenin en kolay yolu Yenikapı-Hacıosman metro hattını kullanmak. Bu metro hattında Şişhane durağında indiğinizde 10-15 dakikalık bir yürüyüş ile tabelaları takip ederek kuleye ulaşabilirsiniz.

Galata Kulesi Müzesi’ne aşağıda yer alan haritada işaretli konumu kullanarak da nasıl ulaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Galata_Kulesi

The post Galata Kulesi Müzesi Hakkında Bilgi (Tarihi, İçi, Nerede) appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
https://istanbuldagez.net/muzeler/galata-kulesi-muzesi/feed/ 0
Küçüksu Kasrı (Tarihi, Nerede..) Hakkında Bilgi https://istanbuldagez.net/muzeler/kucuksu-kasri-nerede-tarihi/ https://istanbuldagez.net/muzeler/kucuksu-kasri-nerede-tarihi/#respond Wed, 20 Apr 2022 12:35:03 +0000 https://istanbuldagez.net/?p=1973 Sultan kasırlarının içinde en güzeli olan Küçüksu Kasrı, 19. yüzyılda Osmanlı’nın Boğaziçi kıyılarına yaptırdığı saraylara benzer olarak yapılan zarif bir yapıdır. Kasrın bulunduğu Küçüksu Çayırlığına Osmanlı döneminde eğlence için gelinirmiş. Boğazın bu sakin ve güzel yerinde bulunan kasrı gezerken Osmanlı’nın son dönem padişahlarının yaşayışlarını görebilirsiniz. Bunun yanı sıra boğaz manzaralı güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Küçüksu Kasrı Tarihi Kasır, bir av köşkü olarak Abdülmecit tarafından 1857 yılında Nikoğos Balyan’a yaptırılmış. İki katlı binada 8 oda bulunuyor. Kasrın içi Hereke, İran halıları ve kristal avizeler ile süslenmiş. Burası av köşkü olarak yapıldığından yatak odası olarak tasarlanan bir oda bulunmuyor. Ancak 4.Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel

The post Küçüksu Kasrı (Tarihi, Nerede..) Hakkında Bilgi appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
Sultan kasırlarının içinde en güzeli olan Küçüksu Kasrı, 19. yüzyılda Osmanlı’nın Boğaziçi kıyılarına yaptırdığı saraylara benzer olarak yapılan zarif bir yapıdır. Kasrın bulunduğu Küçüksu Çayırlığına Osmanlı döneminde eğlence için gelinirmiş.

Boğazın bu sakin ve güzel yerinde bulunan kasrı gezerken Osmanlı’nın son dönem padişahlarının yaşayışlarını görebilirsiniz. Bunun yanı sıra boğaz manzaralı güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

Küçüksu Kasrı Tarihi

Küçüksu Kasrı Ön Girişi

Kasır, bir av köşkü olarak Abdülmecit tarafından 1857 yılında Nikoğos Balyan’a yaptırılmış. İki katlı binada 8 oda bulunuyor. Kasrın içi Hereke, İran halıları ve kristal avizeler ile süslenmiş. Burası av köşkü olarak yapıldığından yatak odası olarak tasarlanan bir oda bulunmuyor. Ancak 4.Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel bazen burada kalmayı severmiş. Bu nedenle üst kat odalarından birine yatak koydururmuş.

Kasrın yapıldığı dönemde ulaşım deniz yoluyla sağlandığından önünde bir rıhtım bulunuyor. Abdülmecit, ondan sonra tahta çıkan kardeşi Abdülaziz Ortaköy Cami‘nde Cuma namazı kıldıktan sonra bazen ince, uzun saltanat kayıklarına binerek Beylerbeyi Sarayı‘na veya Küçüksu Kasrı’na geçerlermiş.

Kasrın hemen yanında boğaz kıyılarında görülebilecek en güzel çeşme bulunuyor. Bu çeşmeyi III. Selim 1807 yılında annesi Mihrişah Sultan için yaptırmış. Bu çeşmeden zamanında “Asya’nın Tatlı Suları” akarmış. Anadolu Hisarı’nın yanındaki Göksu Deresi ve kasrın aşağısındaki Küçüksu Deresi Avrupalılarca bu isimle bilinirmiş.

Günümüzde maalesef o tatlı suların yerine kirlilik kalmış. Boğaziçi’ne ilk köprü yapılırken betonu bu çayırlıkta hazırlanmış. Böylece iki yüz yılda oluşan Küçüksu Çayırı kirlenerek yok olmuş. Derelerde bundan nasibini almış.

Osmanlı döneminde bu iki dere gece eğlenceleri için Boğaziçi’nin başka pek çok yerine nazaran tercih edilen bir yermiş. Zamanın “yüksek sosyetesi” yanlarına aldıkları çalgıcılarıyla zarif kayıklarında şarkılar söyleyerek, mehtabı seyrederek, kıyı boyu kürek çekip dolaşırlarmış.

İki derenin arasında kalan geniş çayırlıkta piknik yapmak için sevilen bir yermiş. Gündüz yapılan pikniklerde de geceki etkinliklerin benzeri yapılırmış. İnsanlar buraya şıklıklarını, zarafetlerini sergileyen faytonlarla gelir, yanlarında da sepet sepet yiyeceklerle birlikte malum çalgıcıları olurmuş.

Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri, Nerede ve Nasıl Gidilir

Mihrişah Sultan Çeşmesi

Kasra giriş ücreti 15 TL’dir. Müze Kart’ınız varsa kasra ücretsiz girebilirsiniz. Sultanahmet Meydanı’ndaki Türk ve İslam Eserleri Müzesi veya İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden 60 TL karşılığında Müze kart sahibi olabilir ve bir yıl süresince birçok müzeyi ücretsiz gezebilirsiniz.

Kasır, Pazartesi günü ziyarete kapalıdır. Açık olduğu günlerde 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Kasrın dışında Milli Saraylar tarafından işlettirilen bir kafeterya bulunuyor. Boğaza sıfır, sakin bir konumda bulunan kafeteryada kahve içmenizi tavsiye ederim.

Küçüksu Kasrı, Beykoz’da Küçüksu ile Göksu Dereleri arasında bulunuyor. Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılan Anadolu Hisarı kasra yürüme mesafesindedir. Kasrın ön tarafında Küçüksu Mesire Alanı bulunuyor.

Buraya toplu taşıma araçlarıyla ulaşmanın yolu otobüs kullanmak. Üsküdar Meydanı’ndan Beykoz’a giden otobüslere bindiğinizde Küçüksu durağında indikten sonra 5 dakikalık bir yürüyüş ile ulaşabilirsiniz. Metrobüs ile 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü durağında indikten sonra biraz yürüyerek Tünel durağından yine Beykoz’a giden otobüslere binebilirsiniz.


Aşağıda haritada işaretli konumu kullanarak kasra nasıl ulaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BC%C3%A7%C3%BCksu_Kasr%C4%B1

The post Küçüksu Kasrı (Tarihi, Nerede..) Hakkında Bilgi appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
https://istanbuldagez.net/muzeler/kucuksu-kasri-nerede-tarihi/feed/ 0
Beylerbeyi Sarayı Müzesi (Tarihi, Özellikleri, Nerede) Hakkında Bilgi https://istanbuldagez.net/muzeler/beylerbeyi-sarayi-tarihi-ozellikleri-nerede/ https://istanbuldagez.net/muzeler/beylerbeyi-sarayi-tarihi-ozellikleri-nerede/#respond Tue, 19 Apr 2022 10:26:24 +0000 https://istanbuldagez.net/?p=1962 Boğaziçi’nin en güzel noktalarından birinde bulunan Beylerbeyi Sarayı, Osmanlının son dönem anıtsal yapılarından biridir. Bu zarif saray içinde Havuzlu Salon ziyaretçilerin en çok ilgisini çekerken, sarayın önündeki rıhtım fotoğraf çektirmek isteyenler için muhteşem bir İstanbul manzarası sunuyor. Beylerbeyi Sarayı Tarihi 19. yüzyılda Topkapı Sarayı’nın mevcut devlet protokolüne hizmet verebilmesi mümkün olmamış. 1815 Viyana Kongresi’nden sonra diplomatik kurallar yeniden tespit edilmiş ve bu ortamda Topkapı Sarayı’nın işlerliği hükmünü yitirmiş. O yüzden II. Mahmut bu sarayın dışında yaşamış, oğlu Abdülmecid saltanatının son dönemlerinde Dolmabahçe Sarayı’na geçmiş. Kardeşi Abdülaziz zamanında Çırağan ve Beylerbeyi gibi saraylarda bu protokole dahil edilmiş. 19. yüzyılda saraylara yapılan

The post Beylerbeyi Sarayı Müzesi (Tarihi, Özellikleri, Nerede) Hakkında Bilgi appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
Boğaziçi’nin en güzel noktalarından birinde bulunan Beylerbeyi Sarayı, Osmanlının son dönem anıtsal yapılarından biridir. Bu zarif saray içinde Havuzlu Salon ziyaretçilerin en çok ilgisini çekerken, sarayın önündeki rıhtım fotoğraf çektirmek isteyenler için muhteşem bir İstanbul manzarası sunuyor.

Beylerbeyi Sarayı Tarihi

Beylerbeyi Sarayı Rıhtım

19. yüzyılda Topkapı Sarayı’nın mevcut devlet protokolüne hizmet verebilmesi mümkün olmamış. 1815 Viyana Kongresi’nden sonra diplomatik kurallar yeniden tespit edilmiş ve bu ortamda Topkapı Sarayı’nın işlerliği hükmünü yitirmiş. O yüzden II. Mahmut bu sarayın dışında yaşamış, oğlu Abdülmecid saltanatının son dönemlerinde Dolmabahçe Sarayı’na geçmiş. Kardeşi Abdülaziz zamanında Çırağan ve Beylerbeyi gibi saraylarda bu protokole dahil edilmiş.

19. yüzyılda saraylara yapılan masrafların bir zarureti karşıladığı açıktır. Osmanlı Devleti’nin protokol bakımından büyük devletler arasında olmasına rağmen bu sarayların, zarafetleri dışında çağdaş devletler ile karşılaştırılacak bir tarafı yoktur.

Abdülaziz‘in isteği üzerine yazlık bir saray olarak yapılan Beylerbeyi Sarayı, mimar Sarkis Balyan tarafından 1865 yılında tamamlanarak açılmış. Sarkis Balyan, Ortaköy’de kendisi için Beylerbeyi Sarayı ile karşı karşıya bir ev yaptırmış. Bu evden kendi yaptırdığı sarayı izlediği söylenir.

Saray, II. Abdülhamid‘e son yıllarına ev sahipliği yapmış. Tahtan indirildikten sonra Selanik’e sürgüne gönderilen II. Abdülhamid, 1912 yılında çıkan Balkan Savaşı sonucu güvenlik amacıyla buraya getirilmiş ve vefat ettiği 1918 yılına kadar burada yaşamış.

Sarayda uluslararası kral ailelerinden de pek çok kişi konuk edilmiş. 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılışına giderken İstanbul’a uğrayan Fransız İmparatoriçesi Eugenie bunlardan biridir. İmparatoriçe burada gördüklerinden çok etkilenerek pencerelerin bire bir kopyasını Paris’teki Tuileries Sarayı’na yaptırmış. Avusturya İmparatoru ve İran Şahı sarayın diğer ziyaretçileri arasındadır.

Beylerbeyi Sarayı Özellikleri

Deniz Köşkü

Saraya ulaşım zamanında deniz yoluyla yapıldığından, sarayın kuzey ve güney tarafında çadır gibi duran iki ayrı zarif deniz köşkü yapılmış. Abdülaziz kimi zamanlar Ortaköy Cami’nde Cuma namazı kıldıktan sonra, ince uzun saltanat kayığıyla bu saraya gelirmiş.

Sarayın 26 odası ve 6 salonu bulunuyor. Salonlar içinde en dikkat çekeni Havuzlu Salon‘dur. Ortasında yunus oymalı fiskiyesi olan bir çeşmesi bulunan salon 16 mermer sütunla çevrilmiş. Abdülaziz’in donanmaya olan düşkünlüğünün bir sonucu olarak duvarlarda, tavanlarda deniz ve gemi tabloları bulunuyor.

Sarayın bahçesinde camekanlı bir yapı içerisinde kafeterya bulunuyor. Bu kafeteryaya saray girişi için bilet almadan girilebiliyor. Bu sakin kafede kahvenizi boğaza karşı yudumlamanın keyfini yaşayabilirsiniz. Sarayın önündeki rıhtımda yürüyüş yapma imkanınız da bulunuyor. Rıhtımda arkanıza köprüyü alarak çok güzel İstanbul manzarası fotoğrafları çekebilirsiniz.

Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri, Nerede ve Nasıl Gidilir

Saray Bahçesi

Saray giriş ücreti 30 TL’dir. Müzekart’ınız varsa saraya ücretsiz girebilirsiniz. Saray, Pazartesi günleri ziyarete kapalıdır. Açık olduğu günlerde 09.00-18.00 arası ziyaret edilebiliyor.

Beylerbeyi Sarayı, Üsküdar’da Kuzguncuk ile Çengelköy arasında bulunuyor. Sarayın bulunduğu yere toplu taşıma araçlarıyla Metrobüs ve otobüsler ile ulaşım mümkün. Metrobüs ile 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü durağında indikten sonra 10 dakikalık bir yürüyüş ile ulaşabilirsiniz. Otobüs ile Üsküdar Meydan’dan Beykoz tarafına giden otobüslere bindiğinizde Beylerbeyi durağında indiğinizde saraya ulaşmış oluyorsunuz.

Aşağıda haritada yer alan işaretli konumu da kullanarak yapıya nasıl ulaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Beylerbeyi_Saray%C4%B1

The post Beylerbeyi Sarayı Müzesi (Tarihi, Özellikleri, Nerede) Hakkında Bilgi appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
https://istanbuldagez.net/muzeler/beylerbeyi-sarayi-tarihi-ozellikleri-nerede/feed/ 0
Türk ve İslam Eserleri Müzesi Hakkında Bilgi (Eserleri, Tarihçesi, Nasıl Gidilir…) https://istanbuldagez.net/muzeler/turk-islam-eserleri-muzesi/ https://istanbuldagez.net/muzeler/turk-islam-eserleri-muzesi/#respond Tue, 22 Mar 2022 09:26:07 +0000 https://istanbuldagez.net/?p=1785 Birçok İslam ülkesinden toplanmış eserlerin sergilendiği Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Sultanahmet Meydanı’nda İbrahim Paşa Sarayı‘nın içinde bulunuyor. Müze içinde barındırdığı eserlerin yanında, seyir terasından izlenebilen Sultanahmet Meydanı manzarası için de görülmeye değer bir yapı. İbrahim Paşa Sarayı Tarihçesi 16.yüzyıldan günümüze ulaşan Osmanlı sivil mimarisinin en önemli örneği olan İbrahim Paşa Sarayı, Roma Döneminde yapılan Hipodrom‘un kademeleri üzerine inşa edilmiş. Sarayın kesin olarak ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmiyor. Kanuni döneminde ise tamirattan geçirilerek veziri İbrahim Paşa‘ya hediye edilmiş. Burada İbrahim Paşa, Kanuni’nin kız kardeşiyle 15 gün 15 gece süren bir düğünle evlenmiş. Kanuni’nin sevgili veziri İbrahim Paşa adeta

The post Türk ve İslam Eserleri Müzesi Hakkında Bilgi (Eserleri, Tarihçesi, Nasıl Gidilir…) appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
Birçok İslam ülkesinden toplanmış eserlerin sergilendiği Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Sultanahmet Meydanı’nda İbrahim Paşa Sarayı‘nın içinde bulunuyor. Müze içinde barındırdığı eserlerin yanında, seyir terasından izlenebilen Sultanahmet Meydanı manzarası için de görülmeye değer bir yapı.

İbrahim Paşa Sarayı Tarihçesi

Türk ve İslam Eserleri Müzesi Avlusu

16.yüzyıldan günümüze ulaşan Osmanlı sivil mimarisinin en önemli örneği olan İbrahim Paşa Sarayı, Roma Döneminde yapılan Hipodrom‘un kademeleri üzerine inşa edilmiş. Sarayın kesin olarak ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmiyor. Kanuni döneminde ise tamirattan geçirilerek veziri İbrahim Paşa‘ya hediye edilmiş. Burada İbrahim Paşa, Kanuni’nin kız kardeşiyle 15 gün 15 gece süren bir düğünle evlenmiş.

Kanuni’nin sevgili veziri İbrahim Paşa adeta Venedik zevkini, Rönesans’ı getiren bir devlet büyüğüdür. Budin’den, Mohaç seferinden dönerken beraberinde getirdiği mitolojide “Üç Güzeller” diye bilinen Apollon, Herkül ve Diana heykel grubunu kendi taş sarayı önüne diktirmiş. Bunlar tarihte Müslüman şehrinin meydanına dikilen tek heykel grubu olmuş.

İbrahim Paşa’nın diktirdiği bu heykeller önce bir münakaşaya, sonrasında ise bir isyana sebep olmuş. Hürrem Sultan‘ın kışkırtması sonucu İbrahim Paşa bizzat Kanuni‘nin emriyle boğdurularak öldürülmüş. Günümüzde padişahlar için yapılmış olanların dışında İstanbul’da kalan tek sağlam saray İbrahim Paşa Sarayı’dır.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi Bölümleri

Sultanahmet ve Dikilitaş Manzarası

İbrahim Paşa Sarayı, Hipodrom‘un kalıntılarının üzerine asma kat yapılarak inşa edilmiş. Bunun sağlamış olduğu bir olanak ile müze binasının giriş kısmında Roma döneminde inşa edilen Hipodrom‘dan kalan kalıntıların sergilendiği bir oda bulunuyor. Bu kısmı ziyaret ettiğinizde Hipodrom’un kalıntılarını görmenizin yanı sıra Roma dönemindeki sosyal hayat ile ilgili bilgi sahibi oluyorsunuz.

Giriş kattan merdivenler ile asma kata çıktığınızda içinde çınar ve çam ağaçlarının bulunduğu bir avluya ulaşıyorsunuz. Bu avludan Dikilitaş ile arkasındaki Sultan Ahmet Camii‘nin minareleriyle oluşturduğu güzel manzara gerçekten izlenmeye değer. Bu manzara için bile müze ziyaret edilebilir.

Etnografya Bölümü

Avluda bulunan cam kapıdan girdiğinizde müzenin Etnografya Salonunu ziyaret etmiş oluyorsunuz. Müzenin bu bölümünde 19.yüzyıl İstanbul’unun günlük yaşantısını gösteren canlandırmalar yapılmış. Sosyal hayatın önemli kurumları olan kahvehane, hamam, Hacivat-Karagöz, konak gibi konulara ait koleksiyonlar sergileniyor.

Avludan yukarı merdivenler ile çıktığınızda müzenin ana koleksiyon kısmına ulaşıyorsunuz. Koridoru takip ederek etrafındaki odalarda bulunan eserleri gördükten sonra bir başka kapıdan yine avluya iniyorsunuz.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi Eserleri

Müzenin bu kısmı Emevi, Abbasi, Memlük, Selçuklu ve Osmanlı döneminin nadir eserlerini barındırıyor. Müze, ayrıca dünyanın en iyi halı koleksiyonlarından biri olmasıyla ünlü. Bazıları 800 yıllık olan Selçuklu döneminden kalma halılar sergileniyor. Çoğu geçmişte camilerde kullanılan halıların bir kısmı Konya, Erzurum gibi şehirlerden getirilmiş.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri

Türk ve İslam Eserleri Müzesi Eserleri

Müze her gün ziyarete açık ve 09:00 ile 18:30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Müze giriş ücreti ise 60 TL. Müzeye girişte bu ücreti vermek yerine buradan yine aynı fiyata Müzekart alabilirsiniz. Müzekart ile bir yıl süresince geçerli olduğu müzeleri dilediğinizce ziyaret edebilirsiniz. Sultanahmet Meydanı’nda bulunan Topkapı Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müzesi Müzekart’ın geçerli olduğu müzelerden ve Müzekart sahipleri bu müzelere sıra beklemeden girebiliyor.

Nerede ve Nasıl Gidilir

Müze Bölümleri

Müze, Roma ve Osmanlı döneminden kalma birçok eserin bulunduğu Sultanahmet Meydanı’nda bulunuyor. Sultanahmet Meydanı’nda bulunan tarihi eserlerin hikayelerini, ne zaman yapıldıklarını merak ediyorsanız Sultanahmet gezilecek yerler yazıma bakabilirsiniz.

Sultanahmet Meydanı’na ulaşımın en kolay yolu Bağcılar-Kabataş Tramvay hattını kullanmak. Tramvay hattında Sultanahmet durağında indiğinizde 5 dakikalık bir yürüyüş ile müzeye ulaşabilirsiniz.

Müzeye nasıl ulaşabileceğinizi aşağıda haritadaki konumu da kullanarak öğrenebilirsiniz.

Kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_ve_%C4%B0slam_Eserleri_M%C3%BCzesi

İlber Ortaylı, Osmanlıyı Yeniden Keşfetmek, Timaş Yayınları

The post Türk ve İslam Eserleri Müzesi Hakkında Bilgi (Eserleri, Tarihçesi, Nasıl Gidilir…) appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
https://istanbuldagez.net/muzeler/turk-islam-eserleri-muzesi/feed/ 0
İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri Hakkında Bilgi (Nerede, Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri) https://istanbuldagez.net/muzeler/istanbul-arkeoloji-muzesi-eserleri/ https://istanbuldagez.net/muzeler/istanbul-arkeoloji-muzesi-eserleri/#comments Tue, 01 Mar 2022 09:01:00 +0000 https://istanbuldagez.net/?p=1387 İstanbul Arkeoloji Müzesi çok önemli tarihi eserleri sahip olmasına rağmen çok fazla bilinen bir yer değil. Çok yakınında bulunan Topkapı Sarayı ve Ayasofya Camii oldukça fazla ziyaretçiyi ağırlarken, içerisinde en az onlar kadar değerli tarihi eserler barındıran İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin ise ziyaretçisi oldukça az. Asıl adı İstanbul Arkeoloji Müzeleri olan yapı topluluğu içerisinde bulunan üç farklı binada Arkeoloji, Çinili Köşk, Eski Şark Eserleri olmak üzere toplam üç ayrı müze bulunuyor. Türkiye’de müze olarak tasarlanmış ilk yapı olan İstanbul Arkeolojisi Müzesi ana binası, dünyada kullanılan ilk on müze arasında yer alıyor. Her biri sizi tarihin koridorlarında yolculuğa çıkaracak müze bölümlerinde Roma heykelleri,

The post İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri Hakkında Bilgi (Nerede, Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri) appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
İstanbul Arkeoloji Müzesi çok önemli tarihi eserleri sahip olmasına rağmen çok fazla bilinen bir yer değil. Çok yakınında bulunan Topkapı Sarayı ve Ayasofya Camii oldukça fazla ziyaretçiyi ağırlarken, içerisinde en az onlar kadar değerli tarihi eserler barındıran İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin ise ziyaretçisi oldukça az.

Asıl adı İstanbul Arkeoloji Müzeleri olan yapı topluluğu içerisinde bulunan üç farklı binada Arkeoloji, Çinili Köşk, Eski Şark Eserleri olmak üzere toplam üç ayrı müze bulunuyor. Türkiye’de müze olarak tasarlanmış ilk yapı olan İstanbul Arkeolojisi Müzesi ana binası, dünyada kullanılan ilk on müze arasında yer alıyor.

Her biri sizi tarihin koridorlarında yolculuğa çıkaracak müze bölümlerinde Roma heykelleri, İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, mumya mezarı, Kadeş Anlaşması, çivi yazılı tabletler, Hammurabi Kanunu’nun bir kopyası, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çini eserler bulunuyor.

1-İstanbul Arkeoloji Müzesi Hakkında Bilgi

Çinili Köşk ve İstanbul Arkeoloji Müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Çinili Köşk

Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras kalmış bir kurum olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, ülkemizdeki ilk müzecilik faaliyetlerini bünyesinde barındırıyor. Osmanlı’da müzeciliğin kurumsal olarak ortaya çıkması 1869 yılında Aya İrini Kilisesi’nde toplanan arkeolojik eserler ile kurulan Müze-i Hümayun, yani İmparatorluk Müzesi’nin kurulmasıyla gerçekleşmiş.

Türk Müzeciliğinin çağ atlaması 1881 yılında Osman Hamdi Bey’in müze müdürlüğüne atanması sonrası olmuş. Osmanlı coğrafyasının birçok noktasında önemli arkeolojik kazılar yapan Osman Hamdi Bey, Lübnan’da yaptığı kazılarda dünyaca ünlü İskender Lahdi gibi birçok eserler bulmuş. Yapılan kazılarda bulunan eserlerin İstanbul’daki müzeye getirilmesi sonrası mevcut bina yetersiz kalınca Osman Hamdi Bey’in isteği üzerine II. Abdülhamit tarafından bugünkü Arkeoloji Müzesi’nin ana binası inşa edilmiş.

Binanın ön cephesi ihtişamlı ve bir o kadar da güzel bir mimariye sahip. Bir tapınak izlenimi veren girişinde dört sütun üzerinde yer alan alınlık kısmında Asar-ı Atika Müzesi (Eski Eserler Müzesi) yazıyor. Yazının üzerinde yer alan tuğra ise binayı yaptıran Sultan II. Abdülhamid’e ait.

2-İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri

İskender Lahdi (İstanbul Arkeoloji Müzesi)
İskender Lahdi (İstanbul Arkeoloji Müzesi)

İstanbul Arkeoloji Müzesi binası içinde sergilenen eserlerin en önemlileri İskender, Ağlayan Kadınlar ve Tabnit lahdidir. Bu lahitler Osman Hamdi Bey’in 1887 yılında Lübnan’ın Sayda kentindeki Antik Sidon yerleşiminin Kral Nekropolisi’nde gerçekleştirdiği kazı çalışmaları sonucunda bulunarak müzeye getirilmiş.

Arkeoloji dünyasının başyapıtlarından biri olan İskender Lahdi gerçekte Makedonya Kralı Büyük İskender‘e ait değil. Lahit ismini bir yüzünde bulunan savaş sahnesindeki Büyük İskender tasvirinden almış. Süslemelerden bu lahdin son Sidon Kralı Abdalonymos‘a ait olduğu anlaşılıyor. Abdalonymos, İskender’in MÖ 333 yılında Persler ile yaptığı Issos Savaşı sonrasında kente kral olarak atanmış. Lahdin uzun yüzlerinden birinde İskender’e Suriye kapılarını, Abdalonymos’a da krallık yolunu açan Issos Savaşı’na ilişkin tasvirler bulunuyor.

Eski Roma ve Yunan uygarlıklarında insanın öldükten sonra başka bir dünyada yaşamını sürdüreceği inancı hakim olduğundan mezarlar içinde yaşanılan evleri çağrıştıran lahitler olarak tasarlanmış.

İstanbul Arkeoloji Müzesi İçi
Ağlayan Kadınlar Lahdi(İstanbul Arkeoloji Müzesi)

İskender Lahdi ile aynı mezar odasında bulunan Ağlayan Kadınlar Lahdi işçiliği ile dünya lahitlerinin en önemlilerinden biri sayılıyor. Üzerinde kralın ölümüne ağlayan kadınların ve cenaze korteji süslemelerinin bulunduğu lahdin MÖ 360 yılında ölen Sayda Kralı Straton’a ait olduğu düşünülüyor.

Yukarıda bahsettiğim lahitler haricinde Likya, Satrap, Sidamara Lahdi gibi onlarca lahit ve çeşitli dönemlere ait mozaikler Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

İstanbul Arkeoloji Müzesi Heykeller
Tanrı Bes Heykeli (İstanbul Arkeoloji Müzesi)

Arkeoloji Müzesi’nde özellikle Roma dönemine ait birçok heykelin sergilendiği bir bölümde bulunuyor. Bu heykellerden en ilginci müzenin hemen girişinde bulunan sakallı, boynuzlu, elinde başının yerinde bir oyuk olan tavşanı bacaklarından tutan yaklaşık 5 metre uzunluğundaki Tanrı Bes heykeli. Antik Mısır inancında Bes Tanrısı’nın yeni doğum yapmış kadınların ve yeni doğan çocukların koruyucusu olduğuna inanılırmış.

3-Eski Şark Eserleri Müzesi Eserleri

İstanbul Arkeoloji Müzesi Bölümleri
Eski Şark Eserleri Müzesi

Eski Şark Eserleri Müzesi içinde Mısır eserleri, mumya mezarı, Akad Kralı Naramsi’nin Steli, tarihte bilinen ilk barış anlaşması olan Kadeş Anlaşması, Hammurabi Kanunu’nun bir kopyası, Babil devletinin İştar Kapısı gibi eşsiz eserlerin yanında Tablet Arşivi bulunmakta.

İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri
Mumya Mezarı(Eski Şark Eserleri Müzesi)

Müzenin en dikkat çeken eserlerinden biri mumya mezarı. Üzerinde dini metinler, ölüyü diğer dünyada koruyacağına inanılan tılsımlı semboller ile çok renkli bir şekilde süslenmiş olan ahşap lahit içinde Amon Tapınağı Rahibi Harsi-Esi’nin mumyası bulunuyor.

Müze binası aslında ilk olarak 1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından Sanayi-i Nefise Mektebi yani Güzel Sanatlar Akademisi olarak yaptırılmış. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin temellerini oluşturan bu akademi Osmanlı’da açılmış ilk güzel sanatlar okulu. 1917 yılında akademinin başka bir yere taşınmasıyla yapı müze haline getirilmiş.

İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri
Kadeş Antlaşması(Eski Şark Eserleri Müzesi)

Müzenin bir başka dikkat çeken eseri de tarihte imzalanmış ilk barış antlaşması özelliği taşıyan Kadeş Antlaşması. MÖ 13. yüzyılın başında Mısır Firavunu II.Ramses ile Hitit Kralı III.Hattuşili arasında imzalanan bu antlaşma ile savaş sonlandırılmış ve Suriye toprakları iki taraf arasında paylaşılmış.

4-Çinili Köşk Müzesi Eserleri

İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri
Çinili Mihrap(Çinili Köşk Müzesi)

Çinili Köşk Müzesi içinde Türk İslam Çini sanatına ait eserler bulunuyor. Karamanoğlu İbrahim Bey İmareti’nde iken 19. yüzyılda İstanbul’a getirilen çini mihrap ve Sultan III. Murad zamanında yaptırılan altın yaldızlı kalem işi süslemelerin bulunduğu Ab-ı Hayat Çeşmesi müzenin en önemli eserlerinden. 

Fatih Sultan Mehmet döneminde Topkapı Sarayı Suru içinde yaptırılan köşk, iç ve dış süslemelerinde kullanılan çinilerden ötürü Sırça Saray olarak da adlandırılmış. Çinili Köşk, Osmanlının İstanbul’da yaptığı eserler arasında Selçuklu mimari etkilerinin görüldüğü tek bina olma özelliğine sahip.

5-Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri, Nerede ve Nasıl Gidilir

İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri
Babil İştar Kapısı(Eski Şark Eserleri Müzesi)

İstanbul Arkeoloji Müzesi giriş ücreti 60 TL olarak fiyatlandırılmaktadır. Müzekart sahipleri ise bir yıl süresi içinde dilediği kadar ücretsiz olarak ziyaret edebiliyor.

İstanbul Arkeoloji Müzesi Müzekart’ın satıldığı noktalardan biri. Buradan 60 TL’ye alacağınız Müzekart ile Arkeoloji Müzesi’nin yanı sıra, Topkapı Sarayı,  Galata Kulesi, Dolmabahçe Sarayı, Türk İslam Eserleri Müzesi’ni sıra beklemeden ücretsiz olarak girip ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca bir yıl boyunca geçerli olduğu müzeleri yine ücretsiz ziyaret etmeniz mümkün.

İstanbul Arkeoloji Müzesi ziyaret saatleri sabah 09.00 ile öğleden sonra 18.30 arasında gerçekleştiriliyor. Müze her gün ziyarete açık.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Tarihi Yarımada’nın bulunduğu Fatih ilçesinin Sultanahmet semtinde, Gülhane Parkı’ndan Topkapı Sarayı’na çıkan Osman Hamdi Bey yokuşunda bulunmakta. Müze, Roma ve Osmanlı döneminden kalma birçok eserin bulunduğu Sultanahmet Meydanı’nda bulunuyor. Sultanahmet Meydanı’nda bulunan tarihi eserlerin hikayelerini, ne zaman yapıldıklarını merak ediyorsanız Sultanahmet gezilecek yerler yazıma bakabilirsiniz.

Müzenin bulunduğu yere toplu taşıma araçlarıyla ulaşmanın en kolay yolu Bağcılar-Kabataş Tramvay hattını kullanmak. Bu tramvay hattına binerek Gülhane durağında indikten sonra Gülhane Parkı girişinden 5 dakikalık bir yürüyüş ile müzenin bulunduğu yere ulaşabilirsiniz.

Müzeye aşağıda yer alan haritada işaretli konumu kullanarak da nasıl ulaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Kaynakça:

http://www.istanbularkeoloji.gov.tr/

The post İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri Hakkında Bilgi (Nerede, Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri) appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
https://istanbuldagez.net/muzeler/istanbul-arkeoloji-muzesi-eserleri/feed/ 1
Yerebatan Sarnıcı Hakkında Bilgi (Tarihi, Nerede..) https://istanbuldagez.net/muzeler/yerebatan-sarnici-tarihi-hakkinda-bilgi/ https://istanbuldagez.net/muzeler/yerebatan-sarnici-tarihi-hakkinda-bilgi/#respond Tue, 01 Mar 2022 08:42:00 +0000 https://istanbuldagez.net/?p=1416 Yerin altında saklı bir sarayı andıran Yerebatan Sarnıcı, Bizans döneminden kalma en eski ve görkemli eserlerden biridir. İçine girildiğinde karanlık ortamı ilk başta ziyaretçilerini ürpertse de, daha sonra görülen sütunların muhteşem güzelliği herkesi kendine hayran bırakıyor. Bir sütun ormanı görümünde olan ve Yerebatan Sarayı olarak da adlandırılan 1500 yıllık yapı içinde, Medusa Başı ve Gözyaşı Sütunu en çok ilgi çeken eserler.  Sultanahmet Meydanı’nda bulunan ve büyüleyici bir havaya sahip olan sarnıç, İstanbul’da görülmesi gereken yerlerden. Not: Yerebatan Sarnıcı şu an restorasyonda bulunduğundan dolayı ziyaretlere kapalı durumdadır. 1-Yerebatan Sarnıcı Hakkında Kısa Bilgi İstanbul’un kuruluşundan günümüze kadar su ihtiyacını karşılamak için şehrin

The post Yerebatan Sarnıcı Hakkında Bilgi (Tarihi, Nerede..) appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
Yerin altında saklı bir sarayı andıran Yerebatan Sarnıcı, Bizans döneminden kalma en eski ve görkemli eserlerden biridir. İçine girildiğinde karanlık ortamı ilk başta ziyaretçilerini ürpertse de, daha sonra görülen sütunların muhteşem güzelliği herkesi kendine hayran bırakıyor.

Bir sütun ormanı görümünde olan ve Yerebatan Sarayı olarak da adlandırılan 1500 yıllık yapı içinde, Medusa Başı ve Gözyaşı Sütunu en çok ilgi çeken eserler.  Sultanahmet Meydanı’nda bulunan ve büyüleyici bir havaya sahip olan sarnıç, İstanbul’da görülmesi gereken yerlerden.

Not: Yerebatan Sarnıcı şu an restorasyonda bulunduğundan dolayı ziyaretlere kapalı durumdadır.

1-Yerebatan Sarnıcı Hakkında Kısa Bilgi

Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yerebatan Sarnıcı Girişi

İstanbul’un kuruluşundan günümüze kadar su ihtiyacını karşılamak için şehrin dışından devamlı su getirilmiş. Bizans döneminde dışarıdan getirilen suyun depolanması için şehrin çeşitli noktalarına sarnıçlar yapılmış. Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un dışından getirilen suyun depolanması amacıyla yapılan sarnıçlar arasında en ihtişamlı olanı.

Günümüzde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından müzeye dönüştüren yapının içinde yakın döneme kadar bir miktar su, hatta balıklar bulunuyordu. Sarnıç içinde bazı nedenlerden dolayı artık su bulunmuyor ama yine de içerisinin oldukça nemli bir havası var. Sarnıcın orijinal atmosferinin bozulmaması için ışıklandırması oldukça zayıf tutuluyor.

Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yerebatan Sarnıcı İçi Giriş Kısmı

52 basamaklı taş bir merdivenden inerek girdiğiniz sarnıç, 140 metre uzunluğunda, 70 metre genişliğinde dikdörtgen biçiminde kapalı bir alan. Yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahip bu büyük alan içinde ziyaretçileri en çok etkileyen tavanı destekleyen sütunların fazlalığı ve güzelliği.

Yerebatan Sarnıcı’nda her biri 9 metre uzunluğunda toplam 336 sütun var. Birbirlerine eşit uzaklıkta, simetrik bir şekilde dikilen sütunlar, her bir sırada 28 sütun olacak şekilde 12 sıra şeklinde yerleştirilmiş. Sarnıçtaki sütunların köşeli veya yivli biçiminde olan birkaç tanesi hariç büyük çoğunluğu silindir biçiminde.

Sarnıç içinde özellikle yabancı turistlerin ilgisini çeken ilginç bir hizmette veriliyor. Ücret karşılığında sarnıcın bir köşesinde padişah ve sultan kostümlerini giyip tahta oturarak fotoğraf çektirilebiliyor.

2-Yerebatan Sarnıcı Tarihi

Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yerebatan Sarnıcı İçi Sütunlar

Sarnıç Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak için 532 yılında yaptırılmış. O dönem Belgrad Ormanları’ndaki Eğrikapı’dan kemerle ile getirilen su burada depolanmış.

İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı içerisindeki bahçelerin su ihtiyacının karşılaması için sarnıçtan yararlanılmaya devam edilmiş. Ancak İslami temizlik esasları gereği durgun su yerine akan su tercih edildiğinden, Osmanlılar kendi su tesislerini kurduktan sonra sarnıcı daha fazla kullanmamış.

Sarnıcın batılılar tarafından yerinin öğrenilmesi ve popüler olması 1544-1550 yıllarında Bizans kalıntılarını araştırmak için İstanbul’a gelen Hollandalı gezgin P. Gyllius’un seyahatnamesinde anlatması sonrası gerçekleşmiş. P. Gyllius, Ayasofya civarında dolaşırken, burada yaşayanların evlerinin zemin katlarından altından kovalarla su çektiklerini öğrenmiş. Ahşap bir binanın duvarlarla çevrili avlusundan yerin altına inen P. Gyllius, meşaleler ile sarnıcın içini gezerek sütunların yerlerini tespit etmiş.

Sarnıç ün kazanmasından sonra Osmanlı döneminde iki defa onarımdan geçmiş. İlk olarak Sultan III. Ahmet (1723) döneminde, ikinci olarak ise Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) döneminde onarım çalışmaları gerçekleştirilmiş. 1987 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından temizlenen ve kapsamlı bir restorasyondan geçen sarnıcın içine ahşaptan bir gezi platformu yapılarak müze olarak ziyarete açılmış. 

3-Yerebatan Sarnıcı Medusa Başı ve Gözyaşı Sütunu

Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yerebatan Sarnıcı Medusa Başı

Sarnıcın en ucunda bulunan iki sütunun altında ayaklık olarak bulunan Medusa başları, Roma İmparatorluğu’nda heykel sanatının şaheserleri arasında gösterilmekte. Sarnıcı ziyaret edenlerin en çok ilgisini çeken, hatta dilek tutarak para attıkları Medusa başlarının hangi yapılardan alınarak buraya getirildiği bilinmiyor. Çok tanrılı dine inanırken, 4. yüzyıldan sonra Hristiyanlık dinini kabul eden Romalıların pagan sembollerini kaldırmak için Medusa başlarını buraya koyduğu düşünülmekte.

Medusa başlarının popüler olmasından sonra zamanla kendisine bakanları taşa çevirdiği yönünde efsaneler ortaya atılmış. Efsanelerden ilkine göre güzelliği ile övünen Medusa, Zeus’un oğlu Perseus’u seviyormuş. Medusa gibi Perseus’u seven Athena, Medusa’yı kıskandığından onu ebedi bir lanete mahkum etmiş. Medusa’nın uzun saçları yılana dönüşürken, ona bakan insanlar ise taşa dönüşmeye başlamış.

Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yerebatan Sarnıcı Gözyaşı Sütunu

Medusa başından sonra en çok ilgiyi çeken bir diğer eser ise üzeri çeşitli oyma ve kabartmalar ile süslenmiş Gözyaşı Sütunu. Üzeri nemli olduğu için Ağlayan Sütun olarak da adlandırılan bu sütunun yapının inşası sırasında ölen yüzlerce köleyi temsil ettiğine inanılıyor.

Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yerebatan Sarnıcı İçi

Yerebatan Sarnıcı giriş fiyatı öğrenciler için 5 TL, yetişkinler için 10 TL olarak belirlenmiş. Yabancı ülke vatandaşlarından ise giriş için 20 TL talep ediliyor. Yerebatan Sarnıcı’nda Müzekart geçmiyor.

4-Yerebatan Sarnıcı Nerede ve Nasıl Gidilir?

Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yerebatan Sarnıcı Çıkışı

Sarnıç, Roma ve Osmanlı döneminden kalma birçok eserin bulunduğu Sultanahmet Meydanı’nda bulunuyor. Sultanahmet Meydanı’nda bulunan tarihi eserlerin hikayelerini, ne zaman yapıldıklarını merak ediyorsanız Sultanahmet gezilecek yerler yazıma bakabilirsiniz.

Sarnıcın bulunduğu yere toplu taşıma araçlarıyla ulaşmanın en kolay yolu Bağcılar-Kabataş Tramvay hattını kullanmak. Bu tramvay hattına binerek Sultanahmet durağında indikten sonra 5 dakikalık bir yürüyüş ile müzenin bulunduğu yere ulaşabilirsiniz.

Anadolu yakasından ulaşmak için Üsküdar veya Kadıköy’den Eminönü’ne kalkan vapurlara binip ardından tramvaya aktarma yapabilirsiniz. Ya da bunun yerine Marmaray ile Sirkeci durağına geldikten sonra yine tramvaya aktarma yaparak ulaşabilirsiniz. Otobüs ile ulaşmak için Beyazıt veya Eminönü’ne giden hatlara binebilir, buradan tramvaya aktarma yapabilirsiniz.

Sarnıca aşağıda yer alan haritada işaretli konumu kullanarak da nasıl ulaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Kaynakça:

https://www.yerebatan.com/

The post Yerebatan Sarnıcı Hakkında Bilgi (Tarihi, Nerede..) appeared first on İstanbul'da Gezilecek Yerler.

]]>
https://istanbuldagez.net/muzeler/yerebatan-sarnici-tarihi-hakkinda-bilgi/feed/ 0